Sayfalar

Zeytin ağacı kalıcılıktır, yerleşikliktir


Bülent Şık 


Bilgeliğin, barışın, ölümsüzlüğün, bolluk ve bereketin simgesidir zeytin ağacı. Çeşitli dinlerde kutsal olarak nitelenen ağaçlardan biridir. Cennette iki ağaç olduğu rivayet edilir: “Gerçek Ağacı” olarak nitelenen incir ve “Hayat Ağacı” olarak nitelenen zeytin. 

Zeytin gerçekten de bir hayat ağacıdır. Her şeyden önce bir Akdeniz bölgesi ağacı olarak binlerce yıl boyunca Akdeniz’e kıyısı olan her uygarlığa hayat vermiş bir ağaçtır. Tüm dünyadaki 900 milyon zeytin ağacından yüzde 98’i Akdeniz bölgesinde bulunur. Georges Duhamel “Zeytin ağacının vazgeçtiği yerde Akdeniz biter” der. 

ZEYTİNİN ANAVATANI 

Zeytinin anavatanı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni de içine alan Yukarı Mezopotamya ve Güney Ön Asya bölgesi, özellikle de Mardin, Hatay, Suriye, Filistin ve Kıbrıs adasını içerisine alan bölge olarak kabul edilmekte. İnsanların dikenli, küçük meyveli yabani zeytin ağacı olan ve ülkemizde “delice” olarak adlandırılan “Olea europa oleaster”i aşılamalar yoluyla “ehlileştirilerek” daha az acı, daha bol ve daha yağlı meyve veren “Olea europa sativa”ya dönüştürmek için yaptıkları ilk çalışmaların milattan 4000 yıl önce başladığı düşünülüyor. 1

Türkiye zeytin ağacı varlığı açısında dünyada en önde gelen ülkelerden biri. TÜİK verilerine göre, zeytin ağacı varlığımız 2014-2015 sezonunda yaklaşık 169 milyon adede yükselmiş görünüyor. 

3573 SAYILI YASA 

İktidar partisi zeytinlik alanların statüsünü düzenleyen ve 1939 yılında çıkarılan 3573 sayılı yasada değişiklik yapılmasını sağlamak için uzun zamandır uğraşıyor. Bu yasa enerji ve maden yatırımı projeleri için zeytinlik sahalara ve haliyle o sahalarda oluşmuş doğal hayata ciddi bir koruma sağlıyordu. Ancak şu anda Meclis’te bu korumayı ortadan kaldıracak yeni bir yasa değişikliği önerisi görüşülüyor. 

Zeytinlik alanlara yasal güvence getiren 3573 sayılı yasada değişiklik yapılması daha önce altı kez gündeme gelmiş ancak değişiklik kamuoyundaki tepkiler sayesinde gerçekleştirilememişti. Şimdi yedinci kez Meclis gündeminde olan yasa değişiklik önerileri kabul edilirse zeytinlik alanlarımızı talan ve yağmadan koruyacak hiçbir yasa kalmayacak. Olağan şartlarda geçmeyecek ya da geçmesi zor olacak yasal düzenlemeler OHAL fırsat bilinerek geçirilmek isteniyor. 

7 Mayıs’ta Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın hazırladığı raporlar temel alınarak ve yatırımların önündeki engelleri kaldırma iddiası ile hükümetin TBMM’ye sunduğu “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” içinde zeytinlik alanların yasal statüsünü değiştiren çeşitli hükümler barındırıyor. Yine bir torba yasa içine çok hayati önem taşıyan konulardan biri sıkıştırılmış durumda. 

YASANIN KORUMASI KALKIYOR 

Zeytin ağaçlarının ya da zeytinliklerin yasal statüsünü düzenleyen ve şu an yürürlükte olan 3573 sayılı yasa, “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” adını taşıyor. 

Çıkarılmak istenen yeni yasa ile 3573 sayılı yasada yer alan zeytin ağaçlarına ve zeytinliklere koruma sağlayan bazı hükümler ortadan kalkacak. Tasarı Meclis’te kabul görür ve yürürlüğe girerse ülkemiz zeytinlik alanları büyük zarar görecek. Zeytinliklerin ölümü anlamına gelecek bu yasa tasarısına mutlaka karşı çıkılmalı. 

YENİ YASANIN YOL AÇACAKLARI 

Bu yazı yazıldığı sırada Meclis’te görüşülmekte olan yasa tasarısı 76 maddeden oluşuyor. Tasarının 2, 3 ve 4. maddelerinde zeytincilikle ilgili düzenlemeler yer alıyor. Bu düzenlemeler ile neler değişecek maddeler halinde bakalım. 

1]  Şu an yürürlükte olan 3573 numaralı yasanın 9. Maddesinde dekar başına 10’dan az ve 15’ten fazla ağaç olmayan yerlerdeki delice zeytinleri aşılayarak ıslah edeceklere destek verileceği belirtiliyordu. Yani sayısı 10 ile 15 arasında bulunan zeytinliklerde aşılama yolu ile zeytin üretimi yapmak isteyen köylüye aşılama çalışmaları yapacaksa devlet belli bir destek sağlıyordu. Burada kritik olan şu: Zeytinliklerde dekar başına genellikle 10-12 ağaç olur. Bir dekara 15’ten fazla ağaç sığdırmak zordur. Ege’de, Akdeniz’de az sayıda zeytin ağacı içeren zeytinliklerde yaşı yüzlerce hatta binlerce olan zeytin ağaçlarına rastlamak çok mümkündür. 

Getirilmek istenen torba yasada ise dekar başına en az 15 ağaç bulunmayan yerler zeytinlik olarak kabul edilmiyor. Dolayısıyla küçük çiftçilere zeytin üzerinden verilecek devlet desteği kalkacak. Küçük çiftçi ya da aile çiftçiliği dünyanın her yerinde gıda güvencesinin temelini oluşturur. Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde zeytinlik alanlar çok. Bu bölgelerdeki zeytinlik alanlar küçük çiftçilerin elinde. Yasa çıkarsa zeytinlik alanları ve doğal çevreyi korumak olanaksız hale gelecek. 

Ancak bu maddede yapılmak istenen değişikliği tasarının 4. maddesinde yer alan bir hüküm ile birlikte değerlendirmek gerekiyor. Yürürlükteki yasada “İzinsiz zeytin ağacı kesenlere üç ay hapis cezası” öngörülüyordu. Bu hüküm şu sıralar Meclis’te görüşülen yasa değişikliği önerisinde “Zeytin ağacını izinsiz kesenler veya sökenlere ağaç başına 2 bin TL idari para cezası verilir” şeklinde değiştirilmek isteniyor. 

4. maddede yer alan bu değişiklik önerisi, dekar başına 15 ağaçtan az zeytin içeren yerler zeytinlik sayılmayacak hükmü ile birlikte düşünüldüğünde bir zeytinlik alanda bulunan ağaçları kesmek ya da sökmek suretiyle sayısını azaltarak o alanı zeytinlik alan statüsünden çıkarmanın mümkün hale gelebileceği görülecektir. Dolayısıyla herhangi bir inşaat yatırımı ya da imar değişikliği için parasını vererek ağaçları kesmek ya da sökmek yasal bir dayanak kazanıyor. Bu değişiklik zeytinlik alanların imara açılması, inşaat vb. yatırımların yapılmasını çok kolaylaştırıyor. Özellikle de Ege ve Akdeniz gibi zeytinlik alanları bol, deniz manzarası olan “güzel” yerlerde! 

2]  Değişiklik önerisinde yer alan 2. maddede “Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu” oluşturulması öngörülüyor. Zeytin alanlarında yapılacak inşaat, enerji yatırımları ya da bu alanların imara açılması ve sanayi tesisi kurulması gibi konulara illerde valilik başkanlığında kurulacak ve dokuz kişiden oluşacak bu kurul karar verecek. 

3]  Yasa değişikliğinin 3. maddesi 3573 sayılı yasanın 14. maddesini değiştiriyor. 14. Maddede “Zeytinliklere her çeşit hayvan sokulması, yerleşim sahaları hariç, zeytin sahalarına en az bir kilometre yakınlıkta koyun ve keçi ağılı yapılması yasaktır” hükmü yer alıyor ve bu hükme uymayanlara 1 ay ile 3 ay arasında hapis cezası verilebileceği belirtiliyordu. 

Bu hüküm “Zeytinlik sahalarda her çeşit hayvan otlatılması yasaktır. Zeytinliklerde hayvan otlatanlara 5 bin TL idari para cezası uygulanır” şeklinde değiştirilmek isteniyor. 

4]  Yasa değişikliğinin kanımca en önemli maddesi 4. Madde. Bu madde ile 3573 numaralı kanunun 20. maddesinde değişiklik yapılıyor. 

20. maddede şu hüküm yer alıyordu: Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın iznine bağlıdır. 

Görüldüğü gibi bu hüküm bir zeytinlik alanda kimyevi atık oluşturmayan bir zeytinyağı işletmesi veya benzeri bir başka gıda işletmesi haricinde herhangi bir inşaat ya da sanayi yatırımına izin vermiyordu. 

Meclis’e sunulan yasa değişikliği tasarısında ise yukarıdaki cümlenin bir benzeri dile getirildikten sonra “ancak” diye başlayan bir cümle var ve şöyle deniliyor: 

Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede, zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemez. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve kurulun uygun görmesi şartıyla bakanlıklarca kamu yararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu yetkisini gerektiğinde valiliklere devredebilir. 

Özetle zeytinlik alanlarda yapılacak her türlü yatırıma Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir ve bakanlık bu yetkisini gerektiğinde valiliklere devredebilir deniliyor. Böylece illerde bürokratlardan oluşturulacak “Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu”nun kararı ile zeytinlik alanlara her türlü yatırımı yapmak olanaklı hale getiriliyor. 

Kurulun zeytinlik sahası bulunan her ilde valinin başkanlığında Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’nın ildeki en üst düzey temsilcileri olan il müdürleri ile ziraat fakültesi ve ziraat odaları ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitüsünden birer üye olmak üzere dokuz kişiden oluşması öngörülmüş. 

HUKUKİ İTİRAZ YOLLARININ TIKANMASI 

Hukuki itiraz yollarının tıkandığı, işlemediği ülkemizde bürokratlardan oluşan bir kurulun yatırım izni veya onayı gibi konularda doğa, çevre ya da yaşam hakkını savunan kararlar alması mümkün değil. 

Yapılacak bu değişiklikle enerji, madencilik, petrol ve doğalgaz arama işletme faaliyetlerinin yanı sıra zeytinlik alanların imara açılmasına ildeki bürokratlardan oluşan bir kurul kararı ile izin verilmesinin önü açılıyor. Bölge sakinlerinin veya herhangi bir meslek odası ya da sivil toplum örgütünün itiraz yapması daha baştan olanaksız kılınmak isteniyor. 

Şu an yürürlükte olan 3573 sayılı yasa zeytinlik alanlarda yapılan ya da yapılması düşünülen madencilik ve enerji yatırımlarına karşı çıkmak için önemli bir dayanak oluşturuyordu. Yasa bu tip yatırımları yapmak isteyen çıkar gruplarının bakış açısından yatırımlara bir engel, doğaseverlerin bakış açısından ise doğal hayat ve zeytinlikler için bir koruma oluşturuyordu. Örneğin Yırca’da yapılmak istenen termik santral inşaatı zeytinlik alanlara zarar verdiği gerekçesi ile engellenebilmişti. Yapılan değişiklik ile artık bu tip yatırımlar önünde hiçbir yasal engel kalmıyor. 

3. ve 4. maddelerde yer alan değişiklik önerileri birlikte ele alındığında zeytinlik alanlara hayvan sokmanın yasak olduğu ama her türlü sanayi yatırımı, kimyasal atık oluşturacak tesis ve inşaat yatırımı yapmanın serbest kılındığı görülüyor. 

Rant, kâr, çıkar uğruna ülkemizin doğal hayatı mahvediliyor. Yaratacağı sakıncalar, uzun vadede doğuracağı daha ciddi sorunlar dikkate alınmadan, bunlar akla bile getirilmeden yıkıcı sonuçlar yaratacağı daha bugünden belli olan hukuki düzenlemeler yapılmasına ne rasyonel ve ne de ahlaki bir gerekçe bulabilmek olanaklı değil. 

Hayat dediğimiz şeyin sadece biz insanlara ait olmadığı, bir ülkede yaşayan insanların sağlık ve esenliğinin en temelde toprağı, bitkisi, hayvanı ve börtü böceğiyle o coğrafyada hayat dediğimiz örüntüyü oluşturan her canlının varlığına sağlık ve esenliğine de bağlı olduğunu söylemenin, anlatmanın herhangi bir muhatabı kalmadı siyasal iktidar ve kadrolu destekçilerinde. 

İktidar bloğu tartışma, itiraz ve hukuki mücadele yollarını kapatırken ülkenin geleceğini ne kadar tehlikeye attığının da hiç farkında değil; ya da hiç umursamıyor. AKP’nin siyasal programı her şeyi tükettiğimizde, kirlettiğimizde ya da yaşanmaz hale getirdiğimizde başka bir yere göçeriz ana fikrine yaslanıyor... 

Zeytin gibi kalıcılığın, yerleşikliğin simgesi bir ağacın bu hoyrat ruhlu iktidarın hedefi olması boşuna değil. 



-----------------
1 Artun Ünsal, Ölmez Ağacı’nın Peşinde: Türkiye’de Zeytin ve Zeytinyağı (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2006).



KİMDİR?

Bülent Şık; 22 Kasım 2016 tarihli 676 sayılı KHK ile ihraç edildi. Gıda mühendisi. Çevre dostu analiz yöntemleri geliştirilmesi üzerine doktora yaptı. Akdeniz Üniversitesi’nde Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nde öğretim üyesiydi. 2009-2016 tarihleri arasında faaliyete geçmesini sağladığı Akdeniz Üniversitesi bünyesindeki Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nde çalıştı. Gıdalarda ve sularda pestisitler, antibiyotikler; ağır metaller, PAH gibi toksik kimyasal maddelerin kalıntılarının belirlenmesi üzerine çalışmalar yaptı. 2012-2016 yılları arasında Sağlık Bakanlığı tarafından koordine edilen Antalya bölgesi, Ergene Havzası ve Kocaeli ili Dilovası bölgesindeki sularda ve o bölgelerde yetiştirilen gıda ürünlerinde kanserojen etkili kimyasal maddelerin varlığının belirlenmesine yönelik araştırma projelerinde yürütücü ve araştırmacı olarak görev aldı; o bölgelerin pestisit, ağır metaller, poliaromatik hidrokarbonlar gibi bazı kanserojen kimyasallar açısından kirlilik haritasının çıkarılması işine katkıda bulundu. Sağlık Bakanlığı, büyük ölçekli bu halk sağlığı çalışmasından elde edilen sonuçları açıklamamıştır. 


Cumhuriyet  >>   Akademi    31 Mayıs 2017  Çarşamba